• Anasayfa
  • Favorilere Ekle

Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam20
Toplam Ziyaret116399
BELİRSİZLİĞİN BELİRGİNLİK ZAMANI
"Ay'a, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha and olsun ki o  insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir. (Müddessir 32-37)"
Günlük rutinlerimizin gözümüze çektiği muazzam ülfet perdesi belirsizliği yokmuş gibi gösterdiği için hayatımızı, sanki hiç ölmeyecek, hiç hasta olmayacak, sevdiklerimizden hiç ayrılmayacakmış gibi devam ettiriyorduk. Arada bir yaşadığımız hastalık, ölüm ve ayrılıklar bizi az da olsa uyandırmaya çalışsa da akabinde hiç bir şey olmamış gibi kaldığımız yerden devam ediyorduk.

Oysa mevcut durum aslında her anımızda var olan belirsizliği ziyadesiyle belirgin hale getirmiş, hayatın özümüzdeki manası değişmeye başlamıştır. Burada önemli olan asıl unsur o manayı zihnimize ve aslında latifelerimize doğru kodlayıp, okumamız gerekeni okuyabilmektir.

Dünya, manen onu hoyratça kullanan insanoğlundan nasıl hesap soruyorsa biz de insan olarak kendi kabuğumuza çekilip iç muhasebemizi yaparak bu süreçten azami fayda ile çıkmaya muvaffak olabiliriz.

Bir çoğumuz belirsizlik sebebiyle geleceğe dair programlar yapmak yerine endişe, kaygı ve ümitsizlikle süreci gerek görsel gerek sosyal medyadan takip ediyoruz.  Bunların yanı sıra süreçle alakalı bir çok farklı senaryoyu tahlil edip kendimizce çıkarımlar yapıyor, ya kaygılarımızı arttırıyor ya da ümit verici sonuçlara ulaşmaya çalışıyoruz.

Mevcut durum bizleri cazibesi yüksek olan sosyal hayat dediğimiz dış daireden alıp kendi iç muhasebemizi yapabileceğimiz iç dairemize yani kalp ve mide dairemize oturtmuş olsa da buna adapte olmakta bir hayli güçlük çekiyoruz. Belki de vazgeçemediğimiz ama vazgeçmeye zorunlu bırakıldığımız alışkanlıklarımızı devam ettirmeye dair ümidimiz bu komplikasyona sebep oluyordur. Bir nevi akıntının tersi yönüne kürek sallamak gibi direncimizi güçlü tutuyoruz. Haliyle hem zihnimiz hem ruhumuz ister istemez yorgun düşüveriyor.

Halbuki, az biraz teslim olmak, dış daireye vermiş olduğumuz enerjinin büyük kısmını oradan alıp kendi iç dairemize kanalize ederek bu musibetin söylemek istediğinin ne olduğuna dair kendi iç muhasebemizi yapmak hayat senaryomuzu kemalatına erdirmek için önemli bir adım olacaktır.

"Ömür sermayesi pek azdır. Lüzumlu işler pek çoktur. Birbiri içinde mütedâhil daireler gibi her insanın kalp ve mide dairesinden ve ceset ve hane dairesinden, mahalle ve şehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden ve küre-i arz ve nev-i beşer dairesinden tut tâ zîhayat ve dünya dairesine kadar, birbiri içinde daireler var. Her bir dairede her bir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede, en büyük ve ehemmiyetli ve daimî vazife var. Ve en büyük dairede en küçük ve muvakkat, ara sıra vazife bulunabilir. Bu kıyas ile küçüklük ve büyüklük makûsen mütenasip vazifeler bulunabilir.

Fakat büyük dairenin cazibedarlığı cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti bıraktırıp lüzumsuz, malayani ve âfakî işlerle meşgul eder. Sermaye-i hayatını boş yerde imha eder. O kıymettar ömrünü kıymetsiz şeylerde öldürür." Bediüzzaman Said Nursi/Dördüncü Mesele

31.03.2020

Aynur Erden/Kur'an Terapisi
www.kadimbilgelikokulu.org
kuranterapisi@gmail.com

  
1807 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın