• Anasayfa
  • Favorilere Ekle

Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam12
Toplam Ziyaret116391
DUALARIMIZDIR YAŞADIKLARIMIZ

  Tek bir dua… Verenin Rahmetinin sonsuz hazinesinden vereceği tek bir dua… Bitmeyen imtihanlar adına tek bir dua, tek bir yakarış, tek bir yalvarış… Peki ya sabır nerede? Nerede tevekkül? Zayıf mı bu kadar ruh? Bu kadar zayıf mı bıraktın Ruh’u kendi ellerinle… Bu denli kök mü saldı hücrelerine BENLİK… Nerede mahiyetini bilemediğin o “künuz-u mahfiye”yi  açacak olan anahtar? Gidişin kime? Bu gidişin akıbeti ne?

   Bugün, günün adı yok! Bugün evvelinde az olan, ahirinde çok… Bugün gider “gidemem” diyenler… Haydi o zaman, neden duruyorsun? Kalkma vakti değil mi, kalkıp adım alma vakti değil mi? Ve günün sonuna az kaldı, AN’ın sonuna az kaldı…

   Bitince gün, ve başlayınca bitmeyen geceler, sen bir başına gidivereceksin… Sessiz çığlıkların hâla sessizliğin en derin dehlizlerinde… Saatin durunca, ne zaman meydan okuyacak sana ne de adına ağıt yaktıkların. Tek bir sayha… Tek bir davet, gafletinin içinde unuttuğun o Tek Olanın daveti…

    Dua dua yalvardıkların, isteklerin ve istemediklerin için ettiğin dualar… Ucu nereye dayanırın hesabını yapmadan ettiğin dualar… “İsteyin, cevap vereyim” buyuran Rab, istemeyen kulunun herhangi bir ehemmiyet arz etmediğini ilahi hitapla bildirmiyor mu:

       “Duanız olmazsa, ne ehemmiyetiniz var?”

     İsteyeceksin, ama neyi? Dikkat gerektiren bir sual. Belki akademik olarak araştırılması elzem olan bir konu. İstemekten gaflette olan sen, isteyebilmenin,  isteğinin cevabına ulaşabileceğinin sırrına vakıf olduğun o ender vakitlerde bile bilinçli bir şekilde isteyemiyorsun. Şuurunu kaybetmiş sanki dualar. Bugün yaşadığın her ne ise; acı, keder, üzüntü, mutluluk, neşe, hüzün, hepsi ama hepsi, dualarının bir neticesi…Kim ne derse desin, geçmişini gerektiği gibi muhasebeye çeken ER KİŞİ, hangi halin, hangi duasının neticesi olduğunun bir derece de olsa idrakine varacaktır.

    Heyhat! Nasıl bir gafletteysen sen, boğulup gidiverdin… Hayatı “hayy”lıktan çıkarıp, mevte çevirdin. Her anını belki de. Yeni yeni dualarla şekillenir mi âtin? Dirilir mi yeniden hayatın? Şu dem dua halindesin ve her dem… Bilmesen de… Dualar rüyaya, rüyalar dünyaya akıveriyor hızla…

    Neticenin bilinmesi acıyı hafifletmiyor,  bilakis tezyid ediyor. Yakınında olanı gaflet perdesiyle göremedin yıllardır. Yaklaşınca vuslat anı, tahattura geçti hayâl sandığın hakikatler. Bütün olmaz sandıkların bir bir oluvermişken, göz kapamak ya da kulak tıkamak tebdil eylemedi tek bir zerrenin hareketini… Ne isyan ne de nisyan… Bir matematik işleminin etkisiz elemanı gibi kaldılar ortada. Hatta yutan eleman oldular tevbe kapısı çalınmadığı vakit… Tevbe kapısı açıktı aslında, hep açıktı onu samimi olarak çalana. Nedensizliklerle şekil almış hayat, öylesine, içi kof bir şekilde… Hesap yakınken, hele bir adım ötende bekliyorken sualler, hesapsızca ettiğin dualar kime, neye ya da nereye?

     Madem dualarındı yaşadıkların, öyle bir dua et ki; başı da, ortası da, sonu da mutlak hayır olsun… Her anına hayat katsın, diriltsin bütün ölmüş istidatlarını… 

     Ve şimdi arınma vakti…  Sana gelen, Sevgiliden gelen her ne varsa şükür ile baş göz üstüne koyup tevbe ve nedametle sığınmalı Alemlerin Rabbine… Rahman ve Rahim olana… Din gününün sahibine… İstikamet duasına durmalı, nimet verdiklerinin yoluna ulaştırması, gazaba ve dalalete uğrattıklarının yolundan uzak tutması için… O ilahi kelamın en güzel duası, her gün kırk kere tekrarında bulunduğun belki en külli dua…

Aynur Erden

www.kuranterapisi.net
Telkin Cd'leri için iletişim: kuranterapisi@gmail.com

Kadim Bilgelik Okulu
Kur'an Terapisi

  
1418 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın